Makalelerim.
Geçmişteki Mesleki Deneyimlerim
Bu bölümde, geçmişte edindiğim mesleki deneyimlerin ışığında kaleme aldığım makalelere ulaşabilirsiniz. Hukukun farklı alanlarında karşılaştığım gerçek vakalar, dava süreçleri ve çözüm yöntemleri, yazılarımın temelini oluşturmaktadır. Her biri, teorinin ötesinde pratiğe dayanan içgörüler sunar. Sizlere hem bilgi hem de perspektif kazandırmayı amaçladığım bu içeriklerle, mesleki birikimimi paylaşmaktan memnuniyet duyuyorum.

UYUŞTURUCU SUÇUNUN GENÇLERE YÖNELİK ZARARLARI
Yazar
Avukat Aykut Can Uğur
Tarih:05.07.2024
Genel olarak kötü alışkanlıkların hayatımızdaki rolü açısından bakıldığında alkollü içecekler, sigara, uyuşturucu suçu içeren maddeler ve diğer kötü alışkanlık içeren durumların insan hayatına çok ciddi miktarlarda zarar verdiğini yaşayarak, öğrenerek, tüketerek ve diğer durumlarda görmekteyiz. Çeşitli zararlar altında özellikle gençlerin toplumumuzda etkilenerek yaşadığı ortamlarda bu tür kötü alışkanlıklara maruz kalarak zehirlenerek geleceğin umut kaynağı gençlerimizin korunması çok önemlidir. T.C. Anayasamızın ilgili maddeleri uyarınca başlayan gençlerimizin sağlığını koruma amaçlı olarak ciddi ödev ve sorumluluklar yükleyen ilgili Kanunlarımız açısından da toplum bilinci yaratmak için birtakım önlemler ve cezaların varlığı açısından bizlere de sorumluluklar düşmektedir. En nihayetindeki durumlar içerisinde bakıldığı zaman en tehlikesi olarak uyuşturucu uyarıcı maddelerin tüketimi ve satışı imalatı ve ilgili diğer işlemlerin Türk Ceza Kanunumuzun ilgili maddeleri içerisinde ve Ceza Muhakemesi Kanunu çerçevesinde bakıldığında ve diğer ilgili Kanunlarımızın çerçevesinde incelendiğinde Uyuşturucu madde içerisinde bağımlılık özelliğinin diğer kötü alışkanlıklar içerisinde çok daha fazla etkisinin olduğunu çok ciddi şekilde insanları suça teşvik ettiği ortaya çıkmaktadır. Meslek hayatımda da sürekli olarak karşılaştığımız ve gittikçe uyuşturucu suçlarının arttığını gözlemlediğim durumlar sürekli karşıma soruşturma aşamalarından itibaren karakol ifadelerinden başlayarak Savcılık ifade tutanakları , iddianameler ve Kovuşturma aşaması olarak İddianamelerin kabulüyle başlayan süreçler içerindeki durumlarda Ağır Ceza Mahkemelerimizin de özellikle gençlerin burada yargılanması bu suçların ne kadar ağırderecede gençlerin hayatında ilerideki psikolojik olarak etkilenmesi açısından bakıldığındaUyuşturucu suçunun genel zararları açısından inceleme alanı olarak makalemiz içerisinde değerlendirmemiz açısından bu konuyu ele alarak ilerleme sağlayacağız .
Anahtar Kelimeler: Kötü alışkanlıklar, uyuşturucu madde, gençler, suç ve ceza, toplum sağlığı




HARMS OF DRUG OFFENCES AGAINST YOUNG PEOPLE
ABSTRACT:
In general, when we look at the role of bad habits in our lives, we see that alcoholic beverages, cigarettes, substances containing drug offences and other situations involving bad habits cause serious damage to human life by living, learning, consuming and other situations. It is very important to protect our young people, who are the source of hope for the future, by being poisoned by being exposed to such bad habits in the environments where young people are affected in our society under various harms. We also have responsibilities in terms of the existence of certain measures and penalties in order to create social awareness in terms of our relevant laws, which impose serious duties and responsibilities in order to protect the health of our young people starting in accordance with the relevant articles of our Constitution. Finally, when the consumption and sale of narcotic stimulant substances and other related transactions are examined within the framework of the relevant articles of our Turkish Criminal Code and within the framework of the Criminal Procedure Law and within the framework of our other relevant laws, it is revealed that the addictive feature of drugs has a much greater effect among other bad habits and encourages people to commit crimes in a very serious way. In my professional life, the situations that we constantly encounter and observe that drug crimes are increasing constantly, starting from the investigation stages, starting from the police station statements, starting from the prosecutor's statement minutes, indictments and the prosecution stage, in the processes starting with the acceptance of the indictments as the prosecution stage, we will make progress by addressing this issue in terms of our evaluation within our article as an area of examination in terms of the general damages of the drug crime, especially when the trial of young people here is considered in terms of how severely these crimes are affected psychologically in the life of young people in the future.
Keywords: Bad habits, drugs, youth, crime and punishment, public health
I.GİRİŞ
Türkiye Cumhuriyeti Anayasamız ilgili Maddeler aşağıda verilmiştir.
VIII. Sağlık, çevre ve konut
“A. Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması
Madde 56 – Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.
Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler.
Devlet, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getirir.
Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir.”
“A. Gençliğin korunması
Madde 58 – Devlet, istiklal ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda ve Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır.
Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.”
Türkiye Cumhuriyeti Anayasamızın yukarıdaki maddeleri uyarınca Madde 56 ile Madde 58 konularımız içerisindeki 58. Maddenin 2. Fıkrasında “Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.” Denilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasamızın açıklamış olduğu durumlar içerisinde uyuşturucu maddelerden denilerek açık bir şekilde bahsedilmiştir.
Uyuşturucu maddelerin neler olduğu ile ilgili ve geniş olarak açıklamak isteği doğmaktadır.
II.UYUŞTURUCU MADDE VE SAĞLIK, GENÇLİĞE ZARARLARI
Uyuşturucu madde suçunda alenen özendirmek diye bir kavram vardır. Özendirmeden kasıt , uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını konusunda kişiyi teşvik etmek , onları isteklendirmek ve kışkırtmak suretiyle kişide uyuşturucu ve uyarıcı maddeye karşı olumlu duygu ve düşünce uyandırmaktır.
(Soyaslan, Özel, 472; Tezcan/Erdem/Önok,869. Yokuş Sevük, 2019:365)
Özendirme, sözle yazıyla veya görsel anlatımla olabilir; önemli olan bunun aleni olmasıdır. Yapılan hareketlerin madde kullanılmasını özendirici nitelikte olması yeterlidir. Bu bakımdan özendirici hareketin alenen yapılması yeterli olup, bunun başkalarınca nasıl algılandığı ya da bunun sonucunda uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmaları ya da kullanmamalarının bir önemi yoktur.
(Yokuş Sevük, Uyuşturucu 2007 ,251; aynı yönde Özbek/Doğan/Bacaksız/Tepe,786;
Yaşar/Gökcan/Artuç 5857; Tezcan/Erdem/Önok ,Yokuş Sevük, 2019:365)
Özendirmenin suç olabilmesi için alenen olması gerekmektedir. Uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi özendirecek hareketlerden başkalarının haberdar olması mümkün ise bir başka deyişle herkesin duyabilme veya görebilme olanağı yaratılmışsa aleniyet sağlanmış olup, yapılan hareketin başkaları tarafından görülmüş olması ya da olmaması aleniyetin varlığını etkilemez.
(Yokuş Sevük, 2019:365)
Aile Literatürdeki birçok çalışma aile ve arkadaşlardan oluşan sosyal çevrenin öğrencilerin sigara, alkol ve madde kullanımını etkilediğini ifade etmektedir (Çavuş, Çavuş ve Görpelioğlu, 2017; Kardaş ve Kardaş, 2023; Noyan ve Şengezer, 2018). Bizim araştırmamızda da aile ve arkadaş etkisi ile öğrencilerin madde kullanma davranışı arasında istatistiki olarak anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Araştırmamızda ailesinde sigara kullanan bireyler olan öğrencilerin, sigara içme oranının daha yüksek olduğu bulunmuştur. Benzer şekilde, ailesinde alkol tüketen kişiler olan öğrencilerin alkol kullanma oranı ve ailelerinde uyuşturucu madde kullanan bireyler olan öğrencilerin de uyuşturucu madde kullanma oranının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Rol model olarak ebeveynlerin sigara, alkol veya uyuşturucu madde kullanımı, çocuklarını da bu maddeleri kullanmaya sevk edebildiği için önemli bir risk faktörüdür (Şengezer, Sivri, Dilbaz ve Sunay 2014; Önal, Ögel ve Eke, 2011; Yakar ve diğerleri, 2020).
(Yüksel, H., & Tuzcu, Ö. (2024). Lise Öğrencileri Arasında Sigara, Alkol ve Uyuşturucu Madde Kullanımını Etkileyen Sosyo-Demografik Faktörler. Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi(80), 117-131. https://doi.org/10.51290/dpusbe.1395661
Soyaslan, Özel, 472; Tezcan/Erdem/Önok,869. Yokuş Sevük, 2019:365)
Türk Ceza Kanunumuzun 13. Maddesinin 1.fıkrasının e. Bendi içerisinde bakarsak:
Diğer suçlar
Madde 13- (1) Aşağıdaki suçların, vatandaş veya yabancı tarafından, yabancı ülkede işlenmesi halinde, Türk kanunları uygulanır:
a) İkinci Kitap, Birinci Kısım altında yer alan suçlar.
b) İkinci Kitap, Dördüncü Kısım altındaki Üçüncü, Dördüncü, Beşinci, Altıncı, Yedinci ve Sekizinci Bölümlerde yer alan suçlar.
c) İşkence (madde 94, 95).
d) Çevrenin kasten kirletilmesi (madde 181).
e) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188), uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190).
f) Parada sahtecilik (madde 197), para ve kıymetli damgaları imale yarayan araçların üretimi ve ticareti (madde 200), mühürde sahtecilik (madde 202).
g) Fuhuş (madde 227).
h) (Mülga : 26/6/2009 – 5918/1 Md.)
Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (Madde 188), uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma(madde190). Diyerek diğer maddeler içerisinde uyuşturucu maddeler ile ilgili açıklamamızı yapmalıyız.
Türk Ceza Kanunu Madde 34.
“Geçici nedenler, alkol veya uyuşturucu madde etkisinde olma
Madde 34- (1) Geçici bir nedenle ya da irade dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez.
(2) İradi olarak alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde suç işleyen kişi hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.”
Türk Ceza Kanunu içerisinde 34. Maddenin 2. Fıkrasına baktığımızda da sıkça olaylarını meslek hayatımızda da gördüğümüzde kötü alışkanlıkların bir bütün olarak ele alındığındı bir madde olarak alkol ve uyuşturucu madde etkisinde suç işleyen kişi hakkında cezasızlık halleri olan durumların uygulanmayacağını yani cezanın uygulanması gerektiğini belirtilmiştir.
Akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri[15]
Madde 57- (1) Fiili işlediği sırada akıl hastası olan kişi hakkında, koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilir. Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilen akıl hastaları, yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınırlar.
(2) Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilmiş olan akıl hastası, yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca düzenlenen raporda toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığının veya önemli ölçüde azaldığının belirtilmesi üzerine infaz hâkimi kararıyla serbest bırakılabilir.
(3) Sağlık kurulu raporunda, akıl hastalığının ve işlenen fiilin niteliğine göre, güvenlik bakımından kişinin tıbbi kontrol ve takibinin gerekip gerekmediği, gerekiyor ise, bunun süre ve aralıkları belirtilir.
(4) Tıbbi kontrol ve takip, raporda gösterilen süre ve aralıklarla, Cumhuriyet savcılığınca bu kişilerin teknik donanımı ve yetkili uzmanı olan sağlık kuruluşuna gönderilmeleri ile sağlanır.
(5) Tıbbi kontrol ve takipte, kişinin akıl hastalığı itibarıyla toplum açısından tehlikeliliğinin arttığı anlaşıldığında, hazırlanan rapora dayanılarak, infaz hâkimliğince yeniden koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilir. Bu durumda, bir ve devamı fıkralarda belirlenen işlemler tekrarlanır.
(6) İşlediği fiille ilgili olarak hastalığı yüzünden davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişi hakkında birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre yerleştirildiği yüksek güvenlikli sağlık kuruluşunda düzenlenen kurul raporu üzerine, mahkûm olduğu hapis cezası, süresi aynı kalmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, infaz hâkimi kararıyla akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.
(7) Suç işleyen alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlısı kişilerin, güvenlik tedbiri olarak, alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılarına özgü sağlık kuruluşunda tedavi altına alınmasına karar verilir. Bu kişilerin tedavisi, alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılığından kurtulmalarına kadar devam eder. Bu kişiler, yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca bu yönde düzenlenecek rapor üzerine infaz hâkimi kararıyla serbest bırakılabilir.
Türk Ceza Kanunu’nun 57. Maddesi içerisinde Akıl hastalığı ile ilgili maddesi içerisinde sağlık yönünden tedavi alma amacıyla hastaneleri ziyaret etmelerini ve en önemli noktasının burası olduğu kanaatindeyim alkol, uyarıcı ve uyuşturucu madde bağımlılığından kurtulmalarına kadar devam edilmekle denilerek ve de Hâkimin kararıyla son bulunarak denilerek ve ilgili sağlık kuruluşundan da bu yönde bir rapor düzenlenmesi gerektiği söylenmektedir.
III.SONUÇ
Sonuçla uyuşturucu madde içen gençlerin önce kendilerine sağlık açısından ciddi zararlar vermesi ile topluma karşı suça girişim oluşturacak şekilde sonlanan ve suç ve ceza bakımından ise Öncelikle T.C. Anayasamız ve Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu ve ilgili diğer Kanunlarımız açısından soruşturma ve kovuşturma evrelerinde yargılanarak cezaevi içerisine ceza almalarına kadar uzanan hayatlarının kararması içerisinde sonlanan durumlar açısından bu konunun ehemmiyeti ortaya çıkmaktadır. Gençlerimizin içerisinde düşmüş olduğu durumları açısından koruma altına alınarak ailelere de büyük görevler ve ödevler düşmektedir.
KAYNAKÇA
Ceza Muhakemesi Kanunu
Çavuş, Çavuş ve Görpelioğlu, 2017; Kardaş ve Kardaş, 2023; Noyan ve Şengezer, 2018
Şengezer, Sivri, Dilbaz ve Sunay 2014; Önal, Ögel ve Eke, 2011; Yakar ve diğerleri, 2020
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
Türk Ceza Kanunu
Yaşar/Gökcan/Artuç 5857; Tezcan/Erdem/Önok, Yokuş Sevük, 2019:365)
Yokuş Sevük, Uyuşturucu 2007 ,251; aynı yönde Özbek/Doğan/Bacaksız/Tepe,786;
Yüksel, H., & Tuzcu, Ö. (2024). Lise Öğrencileri Arasında Sigara, Alkol ve Uyuşturucu Madde Kullanımını Etkileyen Sosyo-Demografik Faktörler. Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi(80), 117-131. https://doi.org/10.51290/dpusbe.1395661
Soyaslan, Özel, 472; Tezcan/Erdem/Önok,869. Yokuş Sevük, 2019:365

MOBBİNGLE MÜCADELEDE HUKUKİ YOLLAR
Yazar
Avukat Aykut Can Uğur
Tarih:07.02.2025
Özet
Bu makalenin amacı , Mobbing konusunu kavramsal olarak tanımlarken hukuki olarak çözüm yollarını da oluşturarak harekete geçmek üzere geçmişten bu yana insanlık tarihi boyunca insanların grup halinde birlikte iş hayatında çalışma ortamı içerisinde hareket edilerek yaşam şekillerinde hayat felsefesi olarak görmüş olduğu bazen muhabbet için bazen bir icat için bazen bir değer için yapılmış olan bütün işlerin hayatlarından bir parçasını , emek vererek harcamış olduğu çalışmalarının yapmış olduğu eserlerin arasında farklı olan kişilerin kazandırmış olduğu bir çok icat günümüzde dahil olmak üzere insanlığın hizmetine kullanımına sunulmuştur. Fakat bu kişiler günümüzde de çok sık şekillerde yaşanan dışlama diye tabir edilen mobbinge maruz bırakılmıştır. Güzel Türkçemize iş hayatında psikolojik taciz olarak da geçen mobbing kavramı açısından birçok Hukuksal olarak problemler ortaya çıkmaktadır.
Anahtar Kelimeler : Hukuk, mobbing, dışlama
LEGAL WAYS TO COMBAT MOBBING
Abstract
The purpose of this article is to define the issue of mobbing conceptually and to take action by creating legal solutions, since the past, throughout the history of mankind, people have been acting together in groups throughout the history of mankind in business life in the working environment and in the way of life, sometimes for a conversation, sometimes for an invention, sometimes for a value, all the works that have been done for a value, a part of their lives, many inventions that have been brought to the service of humanity, including today, have been put into the service of humanity. However, these people have been subjected to mobbing, which is called exclusion, which is very common today. Many legal problems arise in terms of the concept of mobbing, which is also referred to as psychological harassment in business life in our beautiful Turkish.
Keywords: Law, mobbing, exclusion
-
Giriş
Mobbing kavramı ilk olarak kuşların durumu gözlenerek ortaya çıkan değerli bir kavramdır. Avusturyalı bir etoloji uzmanı Konrad Lorenz adlı isimli kişi olarak kuşları gözlemleyerek dışlamalara maruz kalan diğer hayvanlarında incelenmesiyle ortaya konarak inceleme alanı içerisinden bakıldığında mobbing kavramı gerçekten de yeni bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. İş yerinde psikolojik tacize uğrama demektir ayrıca iş yerinde dışlama olarakta tarif edebileceğimiz mobbing kavramı genel olarakta 1980li yıllar başlarından itibaren gelişmeye başlamaktadır (Mercanlıoğlu, 2010:38).
İsveçli endüstri psikoloğu olarak Peter Paul Heinemann sınıf içerisindeki çocukların yapmış olduğu birtakım davranışları incelerken , çocuklardan bir kısmının bir çocuğu yönelik olarak tahrip edici davranışı olarak tanımlarken, bu kavram Lorenz’den niyaz alınmıştır (Mercanlıoğlu, 2010:38).
Çalışma Psikoloğu olarak Heinz Leymann tarafından iş yerlerinde aynı davranışları tanımlamak için 1980’li yılların en başından itibaren devam eden çalışmaların olduğunu görmekteyiz ayrıca 1980’li yılların sonrasında da özellikle Kuzey Avrupa ülkeleri en başta olmak üzere birçok gelişmiş ülke içerisinde de deneysel ve teorik çalışmalar yapılmasına rağmen çalışmalar devam etmektedir (Mercanlıoğlu, 2010:38).
-
Kavramsal Açıdan Mobbing
Leymann’a göre, Mobbing, bir veya birkaç kişinin, savunmasız pozisyondaki bir kişiye yönelik sistematik bir şekilde uyguladıkları düşmanca ve etik olmayan davranışları içermektedir. (Mercanlıoğlu, 2010:38).
Mobbing davranışlarının oluşabilmesi için belirli süreler ve sıklık dereceleri vardır. Bunlar içinde Leymann hareketlerin içerisinde oluşabilmesi için istatiksel olarak tanımlarsak haftada bir olacak sıklıkta ve uzun bir süre içerisinde devam etmesi istatistiksel süreç tanımlarsak 6 ay olarak devam etmesi gerekmektedir. (Leymann, 1996:168).
Mobbing tanımsal kavramlarına bakacak olursak psikolojik şiddet, bakı, kuşatma, taciz, rahatsız etme veya sıkıntı verme, özellikle hiyerarşik olarak yapılanmış gruplarda ve kontrolün zayıf olduğu topluluklarda, gücü elinde bulunduran kişinin ya da grubun, diğerlerine psikolojik yollardan, uzun süreli sistematik baskı uygulaması olarak tanımlanır. (Bilka, 2009:1).
Davenport ve arkadaşlarına göre duygusal bir saldırı olan mobbing; şahsın diğer kişileri kendi rızaları ile veya yazılı rızaları başka bir kişiye karşı etrafında toplaması ve sürekli kötü niyetli hareketlerde bulunma, ima, alay ve karşısındakinin toplumsal itibarını düşürme gibi yollarla, saldırgan bir ortam yaratarak, söz konusu kişiyi işten çıkarmaya zorlamadır. (Yılmaz, 2008:335).
(WHO) Dünya Sağlık Örgütü ise, mobbingi kişi veya gruplara karşı güç kullanarak, onların fiziksel, ruhsal, ahlaki ve sosyal gelişimlerine zarar veren tutum ve davranışlar olarak tanımlar. (Akgeyik vd. , 2009:96).
Mobbing kavramı karşımıza iki şekilde ortaya çıkmaktadır; Dikey Mobbing ve Yatay Mobbing şeklinde ortaya çıkmaktadır (Mimaroğlu-Özgen, 2008:206).
Dikey Mobbing, İş yerlerinde üstün asta ya da astın üste uygulamış olduğu kötü davranışlar, dışlama hareketleri, psikolojik taciz şeklindeki hareketlerine diyoruz. En belirgin mobbing tarzı bu tarz mobbing olarak ele alabiliriz (Mimaroğlu-Özgen, 2008:206-207).
Yatay Mobbing, İş yerlerinde eşit şekillerde çalışan iş yapan kişilerin kötü davranışlar, dışlama hareketleri, psikolojik taciz şeklindeki hareketlerine diyoruz (Mimaroğlu-Özgen, 2008:206-207).
Leymann, mobbing hareketlerinin tipolojisini, mağdurun etkilenmesi bakımından 5 kategoride tanımlayarak ortaya koymaktadır (Leymann, 1996:170).
Birinci Kategori: İletişime yönelik saldırılar:
(Kişinin çevresiyle iletişimini sınırlamaya yönelik davranışlar, sürekli sözünün kesilmesi, yüksek sesle azarlanması, karar süreçlerinin dışında tutulması, sözel saldırı ve tehdit alması).
İkinci Kategori: Sosyal ilişkilere yönelik saldırılar:
(İş arkadaşlarının veya amirlerinin mağdurla konuşmaması, yokmuş gibi davranmaları, odasının diğerlerinden izole bir yere taşınması).
Üçüncü Kategori: Kişisel imajına yönelik saldırılar:
(Mağdurun hakkında söylentiler yayılması, bir özrüyle alay edilmesi, konuşmasıyla, yürüyüşüyle, etnik kökeniyle ilgili alaycı espriler yapılması, isim takılması).
Dördüncü Kategori : Mesleki kariyerine yönelik saldırılar:
(Mağdura ya hiç iş verilmemesi ya da kapasitesinin altında veya çok anlamsız işlerin verilmesi)
Beşinci Kategori: Sağlığına yönelik saldırılar:
(Mağdurun, tehlikeli, ağır ve zor işler yapmaya zorlanması, şiddet hatta doğrudan cinsel taciz uygulanması) (Leymann, 1996:170).
Mobbing ’in ortaya çıkmasında birçok nedeni vardır. Örneğin ;
Mobbing uygulayan kişinin kıskanç, iki yüzlü, narsist, nevrotik, aşırı kontrolcü, toleranssız, başkalarının güç duruma düşmesinden keyif alan, kötü niyetli, agresif, obsesif , ön yargılı kişiler olması (Mercanlıoğlu, 2010:40).
Mağdurun yaratıcı, yenilikçi, bağımsız, entelektüel, üstün meziyetli, başarıya yönelik, iyi niyetli, sevimli, kuruma ve işe bağlı kişiler olması (Mercanlıoğlu, 2010:40).
Topluluklarda kurumsal kültürün oluşmaması, otokratik lider anlayışıyla yönetilmesi, etkin iletişim kanallarının kullanılamaması, takım çalışmalarına yer verilmemesi, çatışma sebeplerinin göz ardı edilmesi, insan odaklı topluluk kültürü yoksunluğu (Mercanlıoğlu, 2010:40).
Leymann, mobbing sürecinde 5 aşama belirlemiştir (Kırel, 2008:11 içinde Davenport, Schwartz, Eliot, 2003:20).
Birinci aşama: Bir anlaşmazlık, sıkıntılı bir olay yaşanır, henüz mobbing davranışı yoktur ama tepkiler tacize dönüşme potansiyelini taşır.
İkinci aşama: Psikolojik saldırılar ve saldırgan davranışlar sergilenmeye başlar.
Üçüncü aşama: Yönetim, psikolojik tacize ortak olur.
Dördüncü aşama: Mağdur, sistemli ve yıpratıcı davranışlara olumsuz tepkiler vermeye başlayınca, zor insan veya akıl hastası olarak damgalanır. Yönetimin yanlış tutumu bu negatif döngüyü hızlandırır. Sonuçta, işten kovulma veya zorunlu istifa söz konusudur (Kırel, 2008:11 içinde Davenport, Schwartz, Eliot, 2003:20).
-
Hukuksal Açıdan Mobbing
Hukuk, çokluk olarak Türk Dil Kurumumuzun Arapça kökenli olarak dilimize geçmiş bir kelimedir (https://sozluk.gov.tr/).
Ülkemizin şu anda geçerli olan kurallar sistemi kanunlarımıza dayanmaktadır. Türk Hukuk sisteminde, Normlar hiyerarşisi dediğimiz benimde okumuş olduğum şekillerdeki Hukuk Fakülteleri 1.Sınıf öğrencilerinin Hukuka giriş adlı dersleri içerisinde görmüş olduğumuz Hukuk’un uygulanması bakımında öncelikle Türkiye Cumhuriyeti Anayasamız ardından tüm Kanun kitaplarımız ve yönetmeliklerimize göre hareket ederiz. Kanunların içerisinde bu kuralların içerisinde Kanunlara dayanan sistemler içerisinde de ilkelerimiz bulunmaktadır. Hukukçular hukuksal ilkeler ile hukuku uygularlar (Kuluçlu, 2008:3-4).
İlkelerin hepsi önemlidir. Fakat bazı ilkeler çok daha fazla ön plana çıkmaktadır. Bu ilkeler bağlamında en önemli ilke olan Kanunilik ilkesi bağlamında Hukuk Kanunlara bağlı olarak hareket edilmesi gerekmektedir.
Hukuksal açıdan mobbing kavramının toplumsal psikolojik etkilerine bakıldığı süreçler içerisinde yıpranmalar oluştuğunu kavramsal tanım yaptığım sırada söylemiştim. Mobbing kelimesi dışlama, İş yerinde psikolojik taciz gibi anlamları içermekteydi.
Hukuki tanımları da kavramsal olarak mobbingi tanımlarken ortaya koymaktaydık. Bu sebeplerle mobbing kelimesinin hukuki bakışa tabi ki de etkisi bulunmaktadır.
Türk Hukuk’u içerisinde mobbing kavramına baktığımız süreçlerde de mesleki olarak mobbinge gerçekten de insanların çalışma ortamları içerisinde mobbinge uğrayan ve içerisinde hareket eden birtakım kişilerin olduğu günümüz dünyası içerisinde maalesef ortaya çıkmaktadır.
-
Borçlar Hukuku Bağlamında
Türk Hukuk sisteminde, Normlar hiyerarşisi dediğimiz benimde okumuş olduğum şekillerdeki Hukuk Fakülteleri 1.Sınıf öğrencilerinin Hukuka giriş adlı dersleri içerisinde görmüş olduğumuz Hukuk’un uygulanması bakımında öncelikle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ardından tüm Kanun kitaplarımız ve yönetmeliklerimiz vardır. Kanunların içerisinde Türk Borçlar Kanunu içerisindeki kuralları içerir (Kuluçlu, 2008:3-4).
Bu kuralların içerisinde de Türk Borçlar Kanunu kitabımız vardır. Ülkemizin şu anda geçerli olan kurallar sistemi kanunlarımıza dayanmaktadır. Kanunlara dayanan sistemler içerisinde de ilkelerimiz bulunmaktadır.
Türk Borçlar Hukuku Bağlamında da Hukuki sorunlar için çözüm yöntemleri bağlamında bakacak olursak şöyledir ki,
Öncelikle bir Avukat eşliğinde dava açılması hukuki yarar açısından daha doğru olacaktır. Fakat, borçlu taraf ve alacaklı taraf olarak takibini yapmasında tabi ki de bir engel bulunmamaktadır. Fakat, Avukat eşliğinde bir davanın yürütülmesi hak kayıplarının önüne geçilmesinde ve diğer davaların süreçleri yıllar almasından ötürü takip edilmesi gereken ve hukuki şekillerde müdahalelerde bulunması gereken durumlarda Hukuki bilgi donanımı olarak davalar öncesinde işçi ve işveren tarafların görüşmeler yaparak davalarını bir Avukat Meslektaş’a vekaleten noterden vekalet çıkartmak suretiyle yapması daha doğru ve mantıklı olacaktır.
3.2. Ceza Hukuku Bağlamında
Ceza Hukuku sistemimiz iki şekilde ortaya çıkar. Öncelikle Soruşturma aşaması ve Kovuşturma Aşaması dediğimiz ve sonrasında da Üst Mahkeme aşamaları olan Bölge Adliye Mahkemeleri ve Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi ve Uluslararası Mahkemeler olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi aşamaları açısından Hiyerarşik bir yapıda ilerlenerek Yargıçların karar verme süreçleri oluşur.
Türk Ceza Hukuku bağlamında mobbingin, psikolojik terimlerle ifade edilmesi gereken durumlar içerisinde Ceza Hukuku bakımından eşlenirse saldırı kelimesinden ortaya çıkarak hareket edilirse mobbing uygulayan kişi yani saldırganın fail, mobbingin hedef aldığı kişinin yani kurbanın Ceza Hukuku bağlamında mağdur, mobbing fiilini izleyenlerin yani izleyicilerin ise Ceza Muhakemesi Kanununda tanık olarak düşünmekle beraber uygulamada da zaten bu tarz ceza kavramlarının sıkça kullanmakta olduğumuz görülmektedir(Bilge, 2016:1252).
Ceza Hukuku Bakımından mobbing için iki taraf olduğunu görmekteyiz. Bir saldıran taraf olarak yani mobbingi yapan kişi yani saldırgan kişi olarak hareket eden kişi aslında suç işleyen kişi anlamına da gelmektedir yani mobbing yapan kişidir.
Mobbinge uğrayan kişi de aslında Ceza Hukuku bağlamında mağdur diye ifade ettiğimiz kişi olarak görülebilir(Bilge, 2016:1252).
Hukuki çözüm yolları açısından olaylara aşina olarak bakarsak;
Ceza Hukuku bakımından mobbing yapan kişi ile mobbinge uğrayan kişi arasında çeşitli şekillerde ortaya çıkan durumlar içerisinde yani saldırgan ve mağdur kişiler arasında ortaya çıkan yollar öncelikle Kanunlarımız içerisinde açıklanmış olup Türk Ceza Kanunumuz içerisinde ilgili kaidelere bakılarak şöyle söylenebilir;
Alternatif çözüm yolları açısından uzlaştırma dediğimiz yöntem ile bazı suçlar kapsamında kişileri bir uzlaştırmacı tarafından aranarak onların anlaşması sağlanabiliyor.
Soruşturma aşaması: Eğer mobbinge uğramış mağdur taraf var ise öncelikle Karakol, Adalet Sarayındaki Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığınca ilgili Savcıya mobbing mağduru başvurarak bir şikayetçi olduğuna dair ifade tutanağı olarak geçen belge içerisine yaşamış olduğu olaylarla ilgili olarak ya da bir Avukat tarafından bir ceza dilekçesi bağlamında kendisini ifade eder biçimde açık, net, sahih olarak olayları var ise delilleriyle birlikte Polis Karakoluna ya da Savcılığa, Ulusal Yargı Ağı Projesi kısaca Uyap olarak Adalet sistemimiz içerisinde yer alan programa resmi kayıt devlet memurlarınca yapılarak soruşturma numarası Cumhuriyet Savcılığınca bir kayıt numara verilerek işlem resmileştirilir. Sonrasında ise Türkiye Cumhuriyeti Sulh Ceza Hakimlerince iki taraf Savunma Avukatları da hazır bulunarak bir karar verilir. Bu kararlar serbest bırakma ya da tutuklama ya da adli kontrol kararları olarak verilir. Mobbing mağduru kişi kendini bu süreçlerde davaya katılması önemlidir zira katılma beyanı Mahkeme içerisinde verilir yanında Avukatı davayı takip etme yetkisi vererek bu davalara Avukatı da katılır. En sonunda iki taraf hakkında da bir Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı adına Cumhuriyet Savcısı bir iddianame düzenler.
Kovuşturma Aşaması: Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı yetkisiyle Cumhuriyet Savcısı’nın iddianame dediğimiz belgenin düzenlenmesinden sonra Türk Mahkemeleri tarafından kabul edilmesi halinde Ceza Dosyası dava süreçlerinin başladığı evredir. Bu evreler açısından bakıldığında Türk Mahkemeleri Asliye ve Ağır Ceza Mahkemeleri olarak ve Çocuk Mahkemeleri gibi diğer Mahkemelerde görev alır. Taraflarında Avukatları hazır bulunarak dava süreçleri devam eder ve sonunda Türk Yargıcı olayları değerlendirerek Bir Gerekçeli Karar verir. Sonrasında da Üst Mahkemelere itiraz yolları bulunduğu için Kesinleşme Şerhi dediğimiz şekilde bir Beraat kararı ya da Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı ya da Mahkûmiyet Kararı Sonrasında da infaz süreçleri dediğimiz Ceza almasına yönelik karar verilerek ilgili Cezaevinde almış olduğu ceza kadar müddetname düzenlenir ve Ceza İnfaz Kurumu içerindeki kurallar içerisinde uygulanır.
Yani, Ceza Hukuku bağlamında mobbing içerisindeki hukuki yol ve yöntemler devletin elinde olduğu için kimse Mahkemeler haricinde ceza veremez. Başka şekillerde ceza verilmesi bizim hukukumuzda bulunmamaktadır. O yüzden Ceza Hukuku bağlamında sadece mağduriyet yaşamış kişiler başvurarak Kamu Hukuku Adına cezai işlemlere Türk Mahkemeleri karar verebilir. O yüzden Bu süreçlerde Türk Mahkemeleri ve Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı yani Türkiye Cumhuriyeti Adliyelerinde görülen işlemler neticesinde ortaya çözüm yolları ortaya çıkmaktadır. Yani Yargıçların ve Savcıların ve Avukatların ve yargılamadaki etkisiyle Yargıç objektif, tarafsız bir şekilde karar vermesi Türkiye Cumhuriyeti Anayasamız, Türk Ceza Kanunumuz, Ceza Muhakemesi Kanunumuz ve ilgili diğer Kanunlarımız neticesinde hareket edilerek Gerekçeli Karar verilmesi gerekmektedir.
-
İş Hukuku Bağlamında
Türk İş Hukuku Bağlamında da olaylara baktığımız süreçler içerisinde hukuki yolları ve çözüm yöntemlerine bakacağız.
Öncelikle ilk olarak hukuki yöntem bağlamında işçi veya işveren tarafın alternatif çözüm yöntemleri olarak arabulucuya başvurma işlemleri bağlamında işçi ve işveren tarafın bir arabulucu tarafından anlaşması olanak dahilindeyse arabulucu toplantısı düzenlenerek anlaşabilirler.
Eğer arabulucu ile işçi ve işveren arasında anlaşamazlarsa İş Mahkemelerinde bir Avukat eşliğinde dava açılması hukuki yarar açısından daha doğru olacaktır. Fakat, İşçi taraf ile işveren tarafın da davasını kendisi açarak takibini yapmasında tabi ki de bir engel bulunmamaktadır. Fakat, Avukat eşliğinde bir davanın yürütülmesi hak kayıplarının önüne geçilmesinde ve diğer davaların süreçleri yıllar almasından ötürü takip edilmesi gereken ve hukuki şekillerde müdahalelerde bulunması gereken durumlarda Hukuki bilgi donanımı olarak davalar öncesinde işçi ve işveren tarafların görüşmeler yaparak davalarını bir Avukat Meslektaş’a vekaleten noterden vekalet çıkartmak suretiyle yapması daha doğru ve mantıklı olacaktır.
Hukuki çözüm ve yöntemler olarak bir diğer durum ise Alo 170 hattı vardır. Hattın amacı yurttaşlara bilgi verilmesi olarak kurulmuştur. (https://www.alo170.gov.tr/).
-
Sonuç
Öncelikle mobbing kavramını tanımlamaya çalışarak yeni bir kavram olduğunu hatırlatmak isterim. Günümüz dünyası açısından mobbing kavramı dışlama, kötü hareketlerde bulunma, iş yerinde psikolojik taciz olarak literatürde geçmektedir. Mobbing gözlemcilerle ortaya çıkan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Mobbing kelimesi aslında kuşların yuvalarında birtakım kuşların hareketlerine bakılarak ortaya çıkmaktadır. Aynı kuş yuvasındaki kuşların içlerinden hangi sebeplerle olduğunu açıklamış olduğum bir kuşa karşı yuvadan dışlamaları hatta boğarak öldürmelere kadar varan bir gözlem ile ortaya çıkan kavram 1980’li yıllardan itibaren hayatımıza girmektedir.
Çalışmamızın başından itibaren mobbing kavramını açıklamaya amaçlarının ne olduğunu ortaya koymaya ve hangi saiklerle hareket edilerek mobbing kavramının günümüzde iş yerlerinde nasıl hukuki problemlere yol açtığına ve bu hukuki problemlerin çözüm yollarının başlıklar halinde incelenerek ortaya çıkan amaç ve yöntemlerin incelenmesi hususunda çalışmamız bağlamında ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Mesleki deneyimim altında aslında iş yerlerinde de karşılaşmış olduğum durumlar neticesi maalesef çok ağır şekillerde kötü hareketler yapan kişiler toplumda gerçekten var olmaktadır.
Mobbinge uğrayan mağdurların işlerini kaybetme noktasına hatta intihar girişimlerine varacak şekilde psikolojik şekilde etkilendiklerini bilmekteyim.
Bence de mobbing sonucunda kötü şekillerde dışlanarak insanların neredeyse ölmesine kadar giden yollara maruz bırakılarak hareketler yapılmasına gerçekten karşı olduğumu söylemek isterim.
Mobbing yapan insanların karakterlerinin zaten psikolojik olarakta iyi olmadığını görmekteyiz. Çünkü, yapılan bilimsel araştırmaların neticesinde de nevrotik, ikiyüzlü, içinde ne kadar kötülük var ise bu karakterdeki insanların mobbinge maruz bırakmalarını insani vicdanı olan bir hukukçu olarak kabul edememekteyim. Zira, toplum içerisinde de gözlemlemiş olduğum kadarıyla mobbing kötü karakterli yapıdaki insanların yapmış olduğu eylemler neticesinde gerçekleşmektedir.
KAYNAKÇALAR
Alo 170 (https://www.alo170.gov.tr/).
Bilge, S. (2016). Mobbing Terimi ve Türk Hukuk Düzeninde İncelenmesi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi(65), 1245-1290
Ceza Muhakemesi Kanunu (www.mevzuat.gov.tr)
Kuluçlu, E. (2008). Türk Hukuk Sisteminde Normlar Hiyerarşisi ve Sayıştay Denetimine Etkileri. Sayıştay Dergisi, (71), 3-22.
Mercanlıoğlu, Ç.(2010). Çalışma Hayatında Psikolojik Tacizin (Mobbing) Nedenleri, Sonuçları ve Türkiye’deki Hukuksal Gelişimi. Organizasyon ve Yönetim Bilimleri Dergisi, 2(2), 37-46.
Mimaroğlu, H., & Özgen, H. (2008). Örgütlerde Güncel Bir Sorun: “Mobbing”. Sosyal Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 8(15), 201-226.
Türk Borçlar Kanunu (www.mevzuat.gov.tr)
Türk Ceza Kanunu (www.mevzuat.gov.tr)
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (www.mevzuat.gov.tr.)
Türk Dil Kurumu, (https://sozluk.gov.tr/)
Türk İş Kanunu (www.mevzuat.gov.tr)

PANDEMİ SONRASI EKONOMİ
Tarih:21.06.2025
YAZAR
AYKUT CAN UĞUR

PANDEMİNİN EKONOMİYE ETKİLERİ VE HUKUKSAL OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİNDE HUKUKİ OLARAK ETKİSİ
YAZAR AVUKAT AYKUT CAN UĞUR
(YÜKSEK LİSANS DÜZEYİNDE)
PANDEMİNİN EKONOMİYE ETKİLERİ VE HUKUKSAL OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİNDE HUKUKİ OLARAK ETKİSİ
Aykut Can Uğur
Özet
Bu makalenin amacı , pandemi konusunu kavramsal olarak tanımlarken ekonomik olarak etkilerinin görülmesi üzerine geçmişten bu yana insanlık tarihi boyunca pandemik olarak dönemler geçirmiş olmasını görmekteyiz. Dünyada pandemi dönemlerinde yaşamış olduğumuz durumlar içerisinde pandemi süreçleri içerisinde sağlık problemlerinin çok ciddi şekillerde olması sebebiyle hastanelerin kapasitelerinin yetmemesi, ölümlerin pandemi sonucunda kişilerin pandemi konusu hastalığın insanlığın hizmetine sunulmuş olan bilim insanlarının sağlık alanında yapmış olduğu çalışmalar sayesinde ilaçların bulunması, aşıların bulunması şeklinde çareler üretilmiş olduğu ortaya çıkmaktadır. Pandemi, buluşların oluşmasından sonra insanlığa hizmet edilmesi gerçekten de bilim insanlarının çalışmaları neticesinde çıkan sonuçlara göre hareket edilmesinin aslında önemi ortaya çıkmaktadır. Çalışma amacımız açısından pandemi kavramını ele alınacaktır. Pandemi kavramı içerisinde yaşanmış olan ekonomik durumlara bakış açısı olarak ekonominin bu süreçler içerisinde nasıl, ne gibi etkilendiği ve çözüm yolları açısından olaylarla nasıl bir mücadele edilmesinin anlatılması için konuya bakış açımızı oluşturacağız.
Anahtar Kelimeler : Pandemi, ekonomi, sağlık,
EFFECTS OF THE PANDEMIC ON THE ECONOMY
Abstract
The purpose of this article is to define the pandemic conceptually, while defining the pandemic conceptually, we see that it has had pandemic periods throughout the history of mankind since the past on seeing its economic effects. In the situations we have experienced in the pandemic periods in the world, it is revealed that remedies have been produced in the form of finding medicines and finding vaccines thanks to the studies carried out by scientists in the field of health, which have been put into the service of humanity as a result of the pandemic, due to the fact that the health problems are very serious during the pandemic processes. Pandemic, serving humanity after the formation of inventions is indeed the importance of acting according to the results of the work of scientists. For the purpose of our study, the concept of pandemic will be discussed. As a perspective on the economic situations experienced within the concept of pandemic, we will create our perspective on the subject in order to explain how and how the economy is affected in these processes and how to combat the events in terms of solutions.
Keywords: pandemic, economy, health
-
Giriş
Pandemi, küresel salgın demektir (https://sozluk.gov.tr/).
Küresel salgın hastalıklar içerisinde Covid-19 pandemisinin etkilerinin uzun ömürlü görülmesinin ardından dünyadaki 213 ülkeyi etkisi altına almıştır. Bütün dünyada etkili olması sebebiyle çok fazla insanların vefat etmesi ve bu sayının beş milyon olarak hastalık sonucunda covid-19 bulaşan hasta sayısının üç yüz otuz bin olarak geçmektedir (Worldometers, 2020).
Küresel salgınlar yüksek miktarlarda çok yayılım gösteren yaygın bir şekilde ilerleyecek şekilde bir an önce vefatların çok fazla olması sebebiyle birçok alanlarda toplumsal, siyasal ve finans gibi sektörel bazda bakıldığında çok değerli sorunlar olarak ortaya çıkmaktadır (Madhav ve diğerleri, 2018: 317).
Eski Çağlardan beri olan küresel salgınlar içerisindeki durumlara bakıldığında, küresel sistemimiz olan yaşadığımız bütün yer küre boyunca küresel salgınların olduğunu bilmekteyiz. Yer küre içerisinde korona virüsün bir türü olan virüsün milletlerin sıhhati için kişilerin üzerinde baskılanması sonucu ile oluşması sebebiyle birden fazla durumların da ayrıca oluştuğunu gözlemlediğimiz çok geniş etkileri olarak hareket edilmesinin durumlar içerisinde bakılarak gözlemleme ihtimalini bulunduğunu görmekteyiz (Ferguson ve diğerleri, 2020).
Dünya yüzeyi içerisinde en fazla ve çok vefat oranı içerinde küresel salgınların içerisinde İspanya içerisinde 1918 yılları itibariyle ortaya konulmuş olan küresel salgınların içerisindeki salgınlarında bir numaralı hastalık oranıyla gerçekleşmektedir. Korona virüs içerisinde bir alt kolu olarak görebileceğimiz küresel salgının gerçekten de ağır sonuçları olması sebebiyle çok çeşitli ihtimaller neticesinde olaylara bakıldığında ortaya çıkmakta olan durumların aslında bilimsel olarak işlenmiş bulunan vefat sayıları , entübe edilmiş hastalık derecesindeki diğer sayılar açısından olaylara bakıldığında durumların gerçekten çokta iyi olmadığını görmekteyiz. Korona virüs açısından salgın içerisinde bu kadar fazla gerçekleşmiş olacak ki gelmiş geçmiş en büyük ikinci sıradaki küresel salgın olarak bilimsel kaynakların içerisinde bilinen durumlar içerisinde olayların oluş şekli ve gelişmesi itibariyle ortaya çıkmaktadır (Ferguson ve diğerleri, 2020).
-
Kavramsal Açıdan Pandemi
Hacımustafaoğlu’na göre, Pandemi, kelimesine bakıldığında aslında hastalıkların başında olan ve salgın kelimesi olarak olaylara bakıldığında çok fazla yer küre içerisinde inceleme alanı olarak bulması sebebiyle çok geniş yayılmış olan epidemi kelimesi içerisinden ortaya çıkmaktadır. (Hacımustafaoğlu, 172-173).
Aslında öncesinde ilk ele almamız gereken durumun salgın kelimesi olan tanımından yola çıkarsak bir bulaşıcı bir hastalığın kısmi bir sosyal çevre içerisinde, daha büyük boyutlu bir yer içerisinde ya da dengeli bir sıklıktan daha fazla bir şekilde görülme ihtimali doğmaktadır (Hacımustafaoğlu, 172-173).
Endemik: Birtakım hastalıklar belirli topluluklarda belirli normal seyirde ilerlemiş bir şekilde görülebilir.
Hiper Endemik: Birtakım hastalıklar belirli topluluklarda belirli normal seyir sıklığının üzerinde ilerlemiş bir şekilde görülebilir (Hacımustafaoğlu, 172-173).
-
Ekonomik Açıdan Pandemi
Pandemi, küresel salgın olarak dilimize geçmiş bir kelimedir (https://sozluk.gov.tr/).
Yer küre içerisindeki Asya kıtasındaki ülkeler içerisinde en çok etkilenen ülkelerin başında gelen Çin ülkesi içerisinde finans sektörünün çok fazla etkilenmesi sebebiyle birçok problemlerin oluşması sonucunda etkilerini görmekteyiz. Bu etkilerin başında fabrikaların çalışmasına engel olacak şekilde neredeyse durma noktasına gelmesi, yeryüzündeki global çaptaki birtakım faaliyetlerin artık hiç çalışmaması ve ilerlememesi, (McKibbin ve Fernando, 2020).
Eskiden beri küresel salgınların içerisinde birtakım neden sonuç içerisinde hareketlerinin değerlendirilmesi ve özellikle içerisindeki ekonominin bağlamında hususların ana sebeplerine bakıldığında vefatların ne sıklıkta olduğu ve küresel salgın sonucunda entübe olarak yaşamına son verilen kişilerin ne sıklıkta olduğunu bilimsel şekiller sonucunda durumlarına bakılmaktadır (Fernandes, 2020).
Küresel salgının içerisinde gelişen durumlar sonucunda birtakım gelişmelere bakıldığında gerçekten aslında Hukuk ile alakalı olarak ta küresel salgın sonucunda aslında hukuki bilgiler ışığında da hareket edilecek olursak hukuk sistemlerin etkisinde göz ardı etmemek gerekir.
-
Pandemi Sonucunda Hukuki Olarak Mobbing Kavramı
Mobbing kavramı ilk olarak kuşların durumu gözlenerek ortaya çıkan değerli bir kavramdır. Avusturyalı bir etoloji uzmanı Konrad Lorenz adlı isimli kişi olarak kuşları gözlemleyerek dışlamalara maruz kalan diğer hayvanlarında incelenmesiyle ortaya konarak inceleme alanı içerisinden bakıldığında mobbing kavramı gerçekten de yeni bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. İş yerinde psikolojik tacize uğrama demektir ayrıca iş yerinde dışlama olarakta tarif edebileceğimiz mobbing kavramı genel olarakta 1980li yıllar başlarından itibaren gelişmeye başlamaktadır (Mercanlıoğlu, 2010:38).
İsveçli endüstri psikoloğu olarak Peter Paul Heinemann sınıf içerisindeki çocukların yapmış olduğu birtakım davranışları incelerken , çocuklardan bir kısmının bir çocuğu yönelik olarak tahrip edici davranışı olarak tanımlarken, bu kavram Lorenz’den niyaz alınmıştır (Mercanlıoğlu, 2010:38).
Çalışma Psikoloğu olarak Heinz Leymann tarafından iş yerlerinde aynı davranışları tanımlamak için 1980’li yılların en başından itibaren devam eden çalışmaların olduğunu görmekteyiz ayrıca 1980’li yılların sonrasında da özellikle Kuzey Avrupa ülkeleri en başta olmak üzere birçok gelişmiş ülke içerisinde de deneysel ve teorik çalışmalar yapılmasına rağmen çalışmalar devam etmektedir (Mercanlıoğlu, 2010:38).
-
Kavramsal Açıdan Mobbing
Leymann’a göre, Mobbing, bir veya birkaç kişinin, savunmasız pozisyondaki bir kişiye yönelik sistematik bir şekilde uyguladıkları düşmanca ve etik olmayan davranışları içermektedir. (Mercanlıoğlu, 2010:38).
Mobbing davranışlarının oluşabilmesi için belirli süreler ve sıklık dereceleri vardır. Bunlar içinde Leymann hareketlerin içerisinde oluşabilmesi için istatiksel olarak tanımlarsak haftada bir olacak sıklıkta ve uzun bir süre içerisinde devam etmesi istatistiksel süreç tanımlarsak 6 ay olarak devam etmesi gerekmektedir. (Leymann, 1996:168).
Mobbing tanımsal kavramlarına bakacak olursak psikolojik şiddet, bakı, kuşatma, taciz, rahatsız etme veya sıkıntı verme, özellikle hiyerarşik olarak yapılanmış gruplarda ve kontrolün zayıf olduğu topluluklarda, gücü elinde bulunduran kişinin ya da grubun, diğerlerine psikolojik yollardan, uzun süreli sistematik baskı uygulaması olarak tanımlanır. (Bilka, 2009:1).
Davenport ve arkadaşlarına göre duygusal bir saldırı olan mobbing; şahsın diğer kişileri kendi rızaları ile veya yazılı rızaları başka bir kişiye karşı etrafında toplaması ve sürekli kötü niyetli hareketlerde bulunma, ima, alay ve karşısındakinin toplumsal itibarını düşürme gibi yollarla, saldırgan bir ortam yaratarak, söz konusu kişiyi işten çıkarmaya zorlamadır. (Yılmaz, 2008:335).
(WHO) Dünya Sağlık Örgütü ise, mobbingi kişi veya gruplara karşı güç kullanarak, onların fiziksel, ruhsal, ahlaki ve sosyal gelişimlerine zarar veren tutum ve davranışlar olarak tanımlar. (Akgeyik vd. , 2009:96).
Mobbing kavramı karşımıza iki şekilde ortaya çıkmaktadır; Dikey Mobbing ve Yatay Mobbing şeklinde ortaya çıkmaktadır (Mimaroğlu-Özgen, 2008:206).
Dikey Mobbing, İş yerlerinde üstün asta ya da astın üste uygulamış olduğu kötü davranışlar, dışlama hareketleri, psikolojik taciz şeklindeki hareketlerine diyoruz. En belirgin mobbing tarzı bu tarz mobbing olarak ele alabiliriz (Mimaroğlu-Özgen, 2008:206-207).
Yatay Mobbing, İş yerlerinde eşit şekillerde çalışan iş yapan kişilerin kötü davranışlar, dışlama hareketleri, psikolojik taciz şeklindeki hareketlerine diyoruz (Mimaroğlu-Özgen, 2008:206-207).
Leymann, mobbing hareketlerinin tipolojisini, mağdurun etkilenmesi bakımından 5 kategoride tanımlayarak ortaya koymaktadır (Leymann, 1996:170).
Birinci Kategori: İletişime yönelik saldırılar:
(Kişinin çevresiyle iletişimini sınırlamaya yönelik davranışlar, sürekli sözünün kesilmesi, yüksek sesle azarlanması, karar süreçlerinin dışında tutulması, sözel saldırı ve tehdit alması).
İkinci Kategori: Sosyal ilişkilere yönelik saldırılar:
(İş arkadaşlarının veya amirlerinin mağdurla konuşmaması, yokmuş gibi davranmaları, odasının diğerlerinden izole bir yere taşınması).
Üçüncü Kategori: Kişisel imajına yönelik saldırılar:
(Mağdurun hakkında söylentiler yayılması, bir özrüyle alay edilmesi, konuşmasıyla, yürüyüşüyle, etnik kökeniyle ilgili alaycı espriler yapılması, isim takılması).
Dördüncü Kategori : Mesleki kariyerine yönelik saldırılar:
(Mağdura ya hiç iş verilmemesi ya da kapasitesinin altında veya çok anlamsız işlerin verilmesi)
Beşinci Kategori: Sağlığına yönelik saldırılar:
(Mağdurun, tehlikeli, ağır ve zor işler yapmaya zorlanması, şiddet hatta doğrudan cinsel taciz uygulanması) (Leymann, 1996:170).
Mobbing ’in ortaya çıkmasında birçok nedeni vardır. Örneğin ;
Mobbing uygulayan kişinin kıskanç, iki yüzlü, narsist, nevrotik, aşırı kontrolcü, toleranssız, başkalarının güç duruma düşmesinden keyif alan, kötü niyetli, agresif, obsesif , ön yargılı kişiler olması (Mercanlıoğlu, 2010:40).
Mağdurun yaratıcı, yenilikçi, bağımsız, entelektüel, üstün meziyetli, başarıya yönelik, iyi niyetli, sevimli, kuruma ve işe bağlı kişiler olması (Mercanlıoğlu, 2010:40).
Topluluklarda kurumsal kültürün oluşmaması, otokratik lider anlayışıyla yönetilmesi, etkin iletişim kanallarının kullanılamaması, takım çalışmalarına yer verilmemesi, çatışma sebeplerinin göz ardı edilmesi, insan odaklı topluluk kültürü yoksunluğu (Mercanlıoğlu, 2010:40).
Leymann, mobbing sürecinde 5 aşama belirlemiştir (Kırel, 2008:11 içinde Davenport, Schwartz, Eliot, 2003:20).
Birinci aşama: Bir anlaşmazlık, sıkıntılı bir olay yaşanır, henüz mobbing davranışı yoktur ama tepkiler tacize dönüşme potansiyelini taşır.
İkinci aşama: Psikolojik saldırılar ve saldırgan davranışlar sergilenmeye başlar.
Üçüncü aşama: Yönetim, psikolojik tacize ortak olur.
Dördüncü aşama: Mağdur, sistemli ve yıpratıcı davranışlara olumsuz tepkiler vermeye başlayınca, zor insan veya akıl hastası olarak damgalanır. Yönetimin yanlış tutumu bu negatif döngüyü hızlandırır. Sonuçta, işten kovulma veya zorunlu istifa söz konusudur (Kırel, 2008:11 içinde Davenport, Schwartz, Eliot, 2003:20).
-
Hukuksal Açıdan Mobbing
Hukuk, çokluk olarak Türk Dil Kurumumuzun Arapça kökenli olarak dilimize geçmiş bir kelimedir (https://sozluk.gov.tr/).
Ülkemizin şu anda geçerli olan kurallar sistemi kanunlarımıza dayanmaktadır. Türk Hukuk sisteminde, Normlar hiyerarşisi dediğimiz benimde okumuş olduğum şekillerdeki Hukuk Fakülteleri 1.Sınıf öğrencilerinin Hukuka giriş adlı dersleri içerisinde görmüş olduğumuz Hukuk’un uygulanması bakımında öncelikle Türkiye Cumhuriyeti Anayasamız ardından tüm Kanun kitaplarımız ve yönetmeliklerimize göre hareket ederiz. Kanunların içerisinde bu kuralların içerisinde Kanunlara dayanan sistemler içerisinde de ilkelerimiz bulunmaktadır. Hukukçular hukuksal ilkeler ile hukuku uygularlar (Kuluçlu, 2008:3-4).
İlkelerin hepsi önemlidir. Fakat bazı ilkeler çok daha fazla ön plana çıkmaktadır. Bu ilkeler bağlamında en önemli ilke olan Kanunilik ilkesi bağlamında Hukuk Kanunlara bağlı olarak hareket edilmesi gerekmektedir.
Hukuksal açıdan mobbing kavramının toplumsal psikolojik etkilerine bakıldığı süreçler içerisinde yıpranmalar oluştuğunu kavramsal tanım yaptığım sırada söylemiştim. Mobbing kelimesi dışlama, İş yerinde psikolojik taciz gibi anlamları içermekteydi.
Hukuki tanımları da kavramsal olarak mobbingi tanımlarken ortaya koymaktaydık. Bu sebeplerle mobbing kelimesinin hukuki bakışa tabi ki de etkisi bulunmaktadır.
Türk Hukuk’u içerisinde mobbing kavramına baktığımız süreçlerde de mesleki olarak mobbinge gerçekten de insanların çalışma ortamları içerisinde mobbinge uğrayan ve içerisinde hareket eden birtakım kişilerin olduğu günümüz dünyası içerisinde maalesef ortaya çıkmaktadır.
-
Borçlar Hukuku Bağlamında
Türk Hukuk sisteminde, Normlar hiyerarşisi dediğimiz benimde okumuş olduğum şekillerdeki Hukuk Fakülteleri 1.Sınıf öğrencilerinin Hukuka giriş adlı dersleri içerisinde görmüş olduğumuz Hukuk’un uygulanması bakımında öncelikle Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ardından tüm Kanun kitaplarımız ve yönetmeliklerimiz vardır. Kanunların içerisinde Türk Borçlar Kanunu içerisindeki kuralları içerir (Kuluçlu, 2008:3-4).
Bu kuralların içerisinde de Türk Borçlar Kanunu kitabımız vardır. Ülkemizin şu anda geçerli olan kurallar sistemi kanunlarımıza dayanmaktadır. Kanunlara dayanan sistemler içerisinde de ilkelerimiz bulunmaktadır.
Türk Borçlar Hukuku Bağlamında da Hukuki sorunlar için çözüm yöntemleri bağlamında bakacak olursak şöyledir ki,
Öncelikle bir Avukat eşliğinde dava açılması hukuki yarar açısından daha doğru olacaktır. Fakat, borçlu taraf ve alacaklı taraf olarak takibini yapmasında tabi ki de bir engel bulunmamaktadır. Fakat, Avukat eşliğinde bir davanın yürütülmesi hak kayıplarının önüne geçilmesinde ve diğer davaların süreçleri yıllar almasından ötürü takip edilmesi gereken ve hukuki şekillerde müdahalelerde bulunması gereken durumlarda Hukuki bilgi donanımı olarak davalar öncesinde işçi ve işveren tarafların görüşmeler yaparak davalarını bir Avukat Meslektaş’a vekaleten noterden vekalet çıkartmak suretiyle yapması daha doğru ve mantıklı olacaktır.
6.2. Ceza Hukuku Bağlamında
Ceza Hukuku sistemimiz iki şekilde ortaya çıkar. Öncelikle Soruşturma aşaması ve Kovuşturma Aşaması dediğimiz ve sonrasında da Üst Mahkeme aşamaları olan Bölge Adliye Mahkemeleri ve Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi ve Uluslararası Mahkemeler olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi aşamaları açısından Hiyerarşik bir yapıda ilerlenerek Yargıçların karar verme süreçleri oluşur.
Türk Ceza Hukuku bağlamında mobbingin, psikolojik terimlerle ifade edilmesi gereken durumlar içerisinde Ceza Hukuku bakımından eşlenirse saldırı kelimesinden ortaya çıkarak hareket edilirse mobbing uygulayan kişi yani saldırganın fail, mobbingin hedef aldığı kişinin yani kurbanın Ceza Hukuku bağlamında mağdur, mobbing fiilini izleyenlerin yani izleyicilerin ise Ceza Muhakemesi Kanununda tanık olarak düşünmekle beraber uygulamada da zaten bu tarz ceza kavramlarının sıkça kullanmakta olduğumuz görülmektedir(Bilge, 2016:1252)
Ceza Hukuku Bakımından mobbing için iki taraf olduğunu görmekteyiz. Bir saldıran taraf olarak yani mobbingi yapan kişi yani saldırgan kişi olarak hareket eden kişi aslında suç işleyen kişi anlamına da gelmektedir yani mobbing yapan kişidir.
Mobbinge uğrayan kişi de aslında Ceza Hukuku bağlamında mağdur diye ifade ettiğimiz kişi olarak görülebilir(Bilge, 2016:1252)
Hukuki çözüm yolları açısından olaylara aşina olarak bakarsak;
Ceza Hukuku bakımından mobbing yapan kişi ile mobbinge uğrayan kişi arasında çeşitli şekillerde ortaya çıkan durumlar içerisinde yani saldırgan ve mağdur kişiler arasında ortaya çıkan yollar öncelikle Kanunlarımız içerisinde açıklanmış olup Türk Ceza Kanunumuz içerisinde ilgili kaidelere bakılarak şöyle söylenebilir;
Alternatif çözüm yolları açısından uzlaştırma dediğimiz yöntem ile bazı suçlar kapsamında kişileri bir uzlaştırmacı tarafından aranarak onların anlaşması sağlanabiliyor.
Soruşturma aşaması: Eğer mobbinge uğramış mağdur taraf var ise öncelikle Karakol, Adalet Sarayındaki Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığınca ilgili Savcıya mobbing mağduru başvurarak bir şikayetçi olduğuna dair ifade tutanağı olarak geçen belge içerisine yaşamış olduğu olaylarla ilgili olarak ya da bir Avukat tarafından bir ceza dilekçesi bağlamında kendisini ifade eder biçimde açık, net, sahih olarak olayları var ise delilleriyle birlikte Polis Karakoluna ya da Savcılığa, Ulusal Yargı Ağı Projesi kısaca Uyap olarak Adalet sistemimiz içerisinde yer alan programa resmi kayıt devlet memurlarınca yapılarak soruşturma numarası Cumhuriyet Savcılığınca bir kayıt numara verilerek işlem resmileştirilir. Sonrasında ise Türkiye Cumhuriyeti Sulh Ceza Hakimlerince iki taraf Savunma Avukatları da hazır bulunarak bir karar verilir. Bu kararlar serbest bırakma ya da tutuklama ya da adli kontrol kararları olarak verilir. Mobbing mağduru kişi kendini bu süreçlerde davaya katılması önemlidir zira katılma beyanı Mahkeme içerisinde verilir yanında Avukatı davayı takip etme yetkisi vererek bu davalara Avukatı da katılır. En sonunda iki taraf hakkında da bir Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı adına Cumhuriyet Savcısı bir iddianame düzenler.
Kovuşturma Aşaması: Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı yetkisiyle Cumhuriyet Savcısı’nın iddianame dediğimiz belgenin düzenlenmesinden sonra Türk Mahkemeleri tarafından kabul edilmesi halinde Ceza Dosyası dava süreçlerinin başladığı evredir. Bu evreler açısından bakıldığında Türk Mahkemeleri Asliye ve Ağır Ceza Mahkemeleri olarak ve Çocuk Mahkemeleri gibi diğer Mahkemelerde görev alır. Taraflarında Avukatları hazır bulunarak dava süreçleri devam eder ve sonunda Türk Yargıcı olayları değerlendirerek Bir Gerekçeli Karar verir. Sonrasında da Üst Mahkemelere itiraz yolları bulunduğu için Kesinleşme Şerhi dediğimiz şekilde bir Beraat kararı ya da Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı ya da Mahkûmiyet Kararı Sonrasında da infaz süreçleri dediğimiz Ceza almasına yönelik karar verilerek ilgili Cezaevinde almış olduğu ceza kadar müddetname düzenlenir ve Ceza İnfaz Kurumu içerindeki kurallar içerisinde uygulanır.
Yani, Ceza Hukuku bağlamında mobbing içerisindeki hukuki yol ve yöntemler devletin elinde olduğu için kimse Mahkemeler haricinde ceza veremez. Başka şekillerde ceza verilmesi bizim hukukumuzda bulunmamaktadır. O yüzden Ceza Hukuku bağlamında sadece mağduriyet yaşamış kişiler başvurarak Kamu Hukuku Adına cezai işlemlere Türk Mahkemeleri karar verebilir. O yüzden Bu süreçlerde Türk Mahkemeleri ve Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı yani Türkiye Cumhuriyeti Adliyelerinde görülen işlemler neticesinde ortaya çözüm yolları ortaya çıkmaktadır. Yani Yargıçların ve Savcıların ve Avukatların ve yargılamadaki etkisiyle Yargıç objektif, tarafsız bir şekilde karar vermesi Türkiye Cumhuriyeti Anayasamız, Türk Ceza Kanunumuz, Ceza Muhakemesi Kanunumuz ve ilgili diğer Kanunlarımız neticesinde hareket edilerek Gerekçeli Karar verilmesi gerekmektedir.
6.3. İş Hukuku Bağlamında
Türk İş Hukuku Bağlamında da olaylara baktığımız süreçler içerisinde hukuki yolları ve çözüm yöntemlerine bakacağız.
Öncelikle ilk olarak hukuki yöntem bağlamında işçi veya işveren tarafın alternatif çözüm yöntemleri olarak arabulucuya başvurma işlemleri bağlamında işçi ve işveren tarafın bir arabulucu tarafından anlaşması olanak dahilindeyse arabulucu toplantısı düzenlenerek anlaşabilirler.
Eğer arabulucu ile işçi ve işveren arasında anlaşamazlarsa İş Mahkemelerinde bir Avukat eşliğinde dava açılması hukuki yarar açısından daha doğru olacaktır. Fakat, İşçi taraf ile işveren tarafın da davasını kendisi açarak takibini yapmasında tabi ki de bir engel bulunmamaktadır. Fakat, Avukat eşliğinde bir davanın yürütülmesi hak kayıplarının önüne geçilmesinde ve diğer davaların süreçleri yıllar almasından ötürü takip edilmesi gereken ve hukuki şekillerde müdahalelerde bulunması gereken durumlarda Hukuki bilgi donanımı olarak davalar öncesinde işçi ve işveren tarafların görüşmeler yaparak davalarını bir Avukat Meslektaş’a vekaleten noterden vekalet çıkartmak suretiyle yapması daha doğru ve mantıklı olacaktır.
Hukuki çözüm ve yöntemler olarak bir diğer durum ise Alo 170 hattı vardır. Hattın amacı yurttaşlara bilgi verilmesi olarak kurulmuştur. (https://www.alo170.gov.tr/).
-
Sonuç
Öncelikle Küresel salgın olarak tarif edebileceğimiz şeklindeki hareketlerin içerisinde birtakım durumlara bakıldığında gerçekten de çok eski tarihlerden günümüze gelecek şekillerde birçok durumlar karşımıza çıkmaktadır.
Sağlık sektörü açısından olaylara bakıldığında birtakım pandemi sonrası ekonomik durumlar içerisinde pandeminin nasıl bir şekilde etkilerinin olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bu etkilerinin başında ise ekonomik olarak etkilenen dünyada sağlık sektörlerinin başında yer alması ile birlikte aslında bizim olaylarımız içerisinde durumlara bakıldığında sektörel bazda da sonuçların ortaya çıkması durumunda da aslında amaçsal bir şekliyle ortaya konan diğer durumlar gibi sağlık sektörünün ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Tabiri caizse bu durumların oluşmasındaki en büyük etkenlerin başında gelmektedir.
Hukuksal açıdan olaylara yaklaşımımıza da ayrıca ele aldığımız olaylara bakış açımızın oluşmasında da birçok etken karşımıza çıkmaktadır.
En önemli etken olarak görebildiğimiz şekliyle hukuksal açılardan da bir takım durumların oluşmasında aslında en önemli durumlar içerisinde bakıldığında bu etkilerin içerisinde net söylemler olarak yapılması gereken durumların olduğu aşikardır.
Hukuki olarak pandemi sonrası etkilenmemesi mümkün olmayan durumlar içerisinde olaylara bakıldığında birtakım kavramların da oluştuğunu görmekteyiz.
Bu kavramlara değinmeden geçmenin de tabiri caizse oluşmasının önlenmesi içerisinde olması sebebiyle birtakım problemler olması sebebiyle günümüz koşulları içerisinde hareket edilmiş olması gerekmektedir.
Mobbing kavramını tanımlamaya çalışarak yeni bir kavram olduğunu hatırlatmak isterim. Günümüz dünyası açısından mobbing kavramı dışlama, kötü hareketlerde bulunma, iş yerinde psikolojik taciz olarak literatürde geçmektedir. Mobbing gözlemcilerle ortaya çıkan bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Mobbing kelimesi aslında kuşların yuvalarında birtakım kuşların hareketlerine bakılarak ortaya çıkmaktadır. Aynı kuş yuvasındaki kuşların içlerinden hangi sebeplerle olduğunu açıklamış olduğum bir kuşa karşı yuvadan dışlamaları hatta boğarak öldürmelere kadar varan bir gözlem ile ortaya çıkan kavram 1980’li yıllardan itibaren hayatımıza girmektedir.
Çalışmamızın başından itibaren mobbing kavramını açıklamaya amaçlarının ne olduğunu ortaya koymaya ve hangi saiklerle hareket edilerek mobbing kavramının günümüzde iş yerlerinde nasıl hukuki problemlere yol açtığına ve bu hukuki problemlerin çözüm yollarının başlıklar halinde incelenerek ortaya çıkan amaç ve yöntemlerin incelenmesi hususunda çalışmamız bağlamında ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Mesleki deneyimim altında aslında iş yerlerinde de karşılaşmış olduğum durumlar neticesi maalesef çok ağır şekillerde kötü hareketler yapan kişiler toplumda gerçekten var olmaktadır.
Mobbinge uğrayan mağdurların işlerini kaybetme noktasına hatta intihar girişimlerine varacak şekilde psikolojik şekilde etkilendiklerini bilmekteyim.
Bence de mobbing sonucunda kötü şekillerde dışlanarak insanların neredeyse ölmesine kadar giden yollara maruz bırakılarak hareketler yapılmasına gerçekten karşı olduğumu söylemek isterim.
Mobbing yapan insanların karakterlerinin zaten psikolojik olarakta iyi olmadığını görmekteyiz. Çünkü, yapılan bilimsel araştırmaların neticesinde de nevrotik, ikiyüzlü, içinde ne kadar kötülük var ise bu karakterdeki insanların mobbinge maruz bırakmalarını insani vicdanı olan bir hukukçu olarak kabul edememekteyim. Zira, toplum içerisinde de gözlemlemiş olduğum kadarıyla mobbing kötü karakterli yapıdaki insanların yapmış olduğu eylemler neticesinde gerçekleşmektedir.
Bu saptamaların içerisinde durumların ana teması aslında ekonomik olarak ta etkilenen ülkelerin aslında etkilenmesi sonucunda bu durumların içerisinde olması sebebiyle
Toplumsal ve Bireysel sağlımızın korunması açısından kesinlikle bu tarz kötü hareketlerin yapılmaması yapılması haricinde insanlara karşı insan hakları savunucuları olan biz Avukatların da bu tarz eylemlere karşı durarak insan hakları ihlallerine karşı savunmalarımızı yapmamız ve gereken mobbing mağdurlarına yardımcı olmamız gerekmektedir. Çünkü, mobbing konusu günümüzde artık çok derin acılara neden olmaktadır neredeyse intiharlara kadar uzanan insan haklarının temel hakkı olan yaşam hakkının ihlali anlamına kadar gelen eylemlerin bütünü olarak görmekteyim.
KAYNAKÇALAR
Alo 170 (https://www.alo170.gov.tr/).
Bilge, S. (2016). Mobbing Terimi ve Türk Hukuk Düzeninde İncelenmesi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi(65), 1245-1290
Ceza Muhakemesi Kanunu (www.mevzuat.gov.tr)
Hacımustafaoğlu, M. (2018) Enfeksiyon Hastalıkları Pratiğinde Salgın Tanımlanması. Çocuk Enfeksiyon Dergisi, 12(4), 172-173.
Kuluçlu, E. (2008). Türk Hukuk Sisteminde Normlar Hiyerarşisi ve Sayıştay Denetimine Etkileri. Sayıştay Dergisi, (71), 3-22.
Mercanlıoğlu, Ç.(2010). Çalışma Hayatında Psikolojik Tacizin (Mobbing) Nedenleri, Sonuçları ve Türkiye’deki Hukuksal Gelişimi. Organizasyon ve Yönetim Bilimleri Dergisi, 2(2), 37-46.
Mimaroğlu, H., & Özgen, H. (2008). Örgütlerde Güncel Bir Sorun: “Mobbing”. Sosyal Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 8(15), 201-226.
Tunalı, Ç. B. (2020). COVID-19 Pandemisinin Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkisi.
Türk Borçlar Kanunu (www.mevzuat.gov.tr)
Türk Ceza Kanunu (www.mevzuat.gov.tr)
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (www.mevzuat.gov.tr.)
Türk Dil Kurumu, (https://sozluk.gov.tr/)
Türk İş Kanunu (www.mevzuat.gov.tr)

AVUKAT AKADEMİSİ
(DOKTORA DÜZEYİNDE)
YAZAR AVUKAT AYKUT CAN UĞUR
Tarih:18.07.2024
TÜRKİYE CUMHURİYETİ DOKTORA EĞİTİMİ VEREN AVUKAT AKADEMİSİ KURULMASI FAYDALARI
Avukat Aykut Can Uğur
av.aykutcanugur@gmail.com tarih : 13.07.2024
ÖZET:
Değerli Avukatlar: Mesele şu dur ki bizim için en önemli durumlar arasında eğitim ile öğretim ele almamız çok büyük değerdedir. Avukatlık Akademisi fikri aslında eskiden beri Hukuk fakültesinde öğrenciyken lisans düzeyinden yüksek lisans düzeyine hatta doktora düzeyine çıkabilecek bir yol olarak karşımıza çıkabilmesi ne hoş olurdu. O sıralarından mezun olup günümüze geldiğimde önem teşkil eden husus aslında sorunun yanıtı olarak karşımıza çıkmaktadır. Aslında bu sorunun yanıtını aramaya çalışacağım. En önemli durumlar arasında Lisans Eğitimi Açısından eğitim seviyesini ile öğretim seviyesinin değerlendirmeye alacağım. Stajyer Avukatlar Bakımından gündelik hayat içerisinde Mesleğe Başlamadan önce Pratik içerisinde gelişmelerinin Türkiye Cumhuriyeti Adalet Akademisinin kurularak doktora seviyesinde bir eğitim verilmesinin öneminden bahsederek mesleğimizin gelişimi açısından oldukça ciddidir. Çünkü her toplum ferdi gibi Avukat meslektaşlarımızın da aslında Staj dönemlerinden önce bir akademi eğitiminde beraber eğitim almış olsalardı daha faydalı bir şekilde mesleğe başlayıp mutlu bir şekilde meslek içerisinde bilgi seviyelerinin artmış olacağı bir düşünce ve idealar dünyasından hareketle Türkiye Cumhuriyeti Avukat Akademisi kurulmasının faydaları açısından inceleme alanı olarak makalemiz içerisinde değerlendirmemiz açısından bu konuyu ele alarak ilerleme sağlayacağız.
Anahtar Kelimeler: Akademi, Avukat, Eğitim, Öğretim, Mutluluk
THE REPUBLIC OF TÜRKİYE BENEFITS FROM THE ESTABLISHMENT OF AN ACADEMY OF LAWYERS PROVIDING DOCTORAL EDUCATION
Abstract:
Dear Lawyers : The point is that it is of great value for us to consider education and training among the most important situations. It would be nice if the idea of a Law Academy could be a path that could lead us from the undergraduate level to the postgraduate level and even to the doctorate level when I was a student at the Faculty of Law. When I graduated from those days and came to the present day, the important issue is actually the answer to the question. In fact, I will try to find the answer to this question. Among the most important situations, I will evaluate the level of education and the level of education in terms of undergraduate education. In terms of trainee lawyers, it is very serious in terms of the development of our profession by mentioning the importance of the establishment of the Justice Academy of the Republic of Turkey and the importance of providing a doctoral level education before starting the profession in daily life. Because, like every member of society, if our lawyer colleagues had actually received training together in an academy education before their internship period, they would have started their profession in a more beneficial way and happily increased their level of knowledge within the profession, and we will make progress by addressing this issue in terms of our evaluation within our article as a field of examination in terms of the benefits of the establishment of the Republic of Turkey Lawyer Academy.
Keywords: Academy, Lawyer, Education, Education, Happiness
I.GİRİŞ
Özet: Değerli Avukatlar;
Akademilerin yıllardan beri gelen çok büyük önemleri vardır. En önemli özellikleri ise toplumsal olarak bilgi, birikim, kültür, sanat işlerini düzenleyen kurumlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti içerisinde aslında Hâkim ve Savcılar için Olan Türkiye Adalet Akademisi mevcuttur ve Aşağıda paylaşılmıştır.
Aşağıdaki TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ’Nİ DÜZENLEYEN
TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ HAKKINDA
CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ[1]
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Sayısı : 34
Yayımlandığı Resmî Gazetenin Tarihi – Sayısı : 2/5/2019 - 30762
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1- (1) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin amacı, Türkiye Adalet Akademisinin kuruluş, görev ve yetkilerine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
Tanımlar
MADDE 2- (1) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde geçen;
a) Akademi: Türkiye Adalet Akademisini,
b) Bakan: Adalet Bakanını,
c) Bakanlık: Adalet Bakanlığını,
ç) Başkanlık: Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığını,
d) Danışma Kurulu: Başkanlığa önerilerde bulunmak üzere Akademi bünyesinde oluşturulan Kurulu,
ifade eder.
İKİNCİ BÖLÜM
Kuruluş, Görev ve Organlar
Kuruluş
MADDE 3- (1) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde belirlenen görevleri yerine getirmek üzere kamu tüzel kişiliğini haiz, bilimsel, idari ve mali özerkliği olan, özel bütçeli, Bakanlıkla ilgili ve merkezi Ankara’da bulunan Türkiye Adalet Akademisi kurulmuştur.
(2) Akademi, Başkanlık ve Danışma Kurulundan oluşur.
(3) Akademide, uzmanlık esasına göre eğitim, öğretim, araştırma ve uygulama birimleri oluşturulabilir.
Akademinin görevleri
MADDE 4- (1) Akademinin görevleri şunlardır:
a) Hâkim ve savcı adayları ile hâkim ve savcılara yönelik eğitim planlarını hazırlamak, yayımlamak ve uygulamak.
b) Talepleri halinde noterler ve avukatlar ile eğitim ve öğretim hizmetlerinden faydalanması uygun görülen diğer kişilere yönelik eğitim programları hazırlamak ve uygulamak.
c) Hukuk ve adalet alanını ilgilendiren konularda uzmanlık ve sertifika programları ile kurs, seminer, sempozyum, konferans ve benzeri etkinlikleri düzenlemek, bilgi bankası ve kütüphane kurmak, yayınlar yapmak.
ç) Eğitim ve öğretim faaliyetleriyle ilgili strateji ve hedefleri belirlemek.
d) Görev alanına giren konularda yurtiçinde ve yurtdışında bulunan kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak.
e) Hâkim ve savcı adayları ile hâkim ve savcıların lisansüstü ve yabancı dil eğitim ve öğretimlerini desteklemek amacıyla ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak.
f) Hukuk ve adalet alanını ilgilendiren eğitim ve öğretim faaliyetleri hakkında ilgili kurum ve kuruluşlara görüş bildirmek.
g) Kanunlarla ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle verilen görevleri yapmak.
Başkanlık
MADDE 5- (1) Başkanlık, Akademi Başkanı ve daire başkanlıklarından oluşur. Daire başkanlıklarının sayısı dördü geçemez.
(2) Akademide yeteri kadar tetkik hâkimi ve idari personel bulunur.
Akademi Başkanının görevleri
MADDE 6- (1) Akademi Başkanı Akademiyi yönetir, temsil eder, Akademinin düzenli ve verimli çalışmasını sağlar ve bu konuda gerekli tedbirleri alır.
Danışma Kurulu
MADDE 7- (1) Akademi bünyesinde Danışma Kurulu oluşturulur.
(2) Danışma Kurulu; Bakanın görevlendirdiği bakan yardımcısının başkanlığında, Bakanlıkta görev yapan üst kademe kamu yöneticileri arasından Bakanın belirlediği üç üye ile üç yıl için belirlenen aşağıdaki üyelerden oluşur:
a) Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından, bölge adliye ve bölge idare mahkemelerinde görev yapan hâkimler arasından seçilen birer kişi.
b) Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından, birinci sınıfa ayrılmış olmak kaydıyla; adli ve idari yargı ilk derece mahkemelerinde görev yapan hâkimler arasından seçilen birer kişi, Cumhuriyet savcıları arasından seçilen bir kişi.
c) Yükseköğretim Kurulu tarafından üniversitelerin hukuk fakültelerinde ve eğitim bilimleri alanında görev yapan öğretim üyeleri arasından seçilen birer kişi.
(3) Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu Yargıtay üyeleri arasından üç kişiyi, Danıştay Başkanlık Kurulu Danıştay üyeleri arasından iki kişiyi ve Hâkimler ve Savcılar Kurulu kendi üyeleri arasından bir kişiyi üç yıl için Danışma Kurulu üyesi olarak belirleyebilir.
(4) Süreli olarak seçilen üyenin herhangi bir sebeple üyelikten ayrılması halinde, yeni seçilecek üye, yerine seçildiği üyenin kalan süresini tamamlar.
(5) Danışma Kurulu, yılda en az iki kez toplanır. Toplantı gündemi Danışma Kurulu Başkanı tarafından belirlenir. Akademi Başkanı toplantılara katılarak faaliyetleri hakkında Danışma Kurulunu bilgilendirir. Toplantılara alanında uzman kişiler ile kamu veya özel kurum ve kuruluş temsilcileri de davet edilebilir. Danışma Kurulunun sekretarya hizmetleri Başkanlık tarafından yerine getirilir.
(6) Danışma Kurulu aşağıda belirtilen hususlarda Başkanlığa önerilerde bulunur:
a) Eğitim planları ve yıllık faaliyetler.
b) Eğitim ve öğretim faaliyetleriyle ilgili strateji ve hedefler.
c) Akademi faaliyetlerinde karşılaşılan sorunların çözümü.
ç) Akademinin görev alanına giren diğer konular.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Öğretim Elemanları ve Diğer Görevliler
Öğretim elemanları
MADDE 8- (1) Meslekte fiilen sekiz yılını tamamlamış hâkim ve savcılar, öğretim elemanı olarak görev yapmak üzere Bakan tarafından, 24/2/1983 tarihli ve 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu hükümleri uyarınca Akademiye atanabilir veya görevlendirilebilir.
(2) Yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim üyeleri ve öğretim görevlileri ile araştırma görevlileri, 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 38 inci maddesi hükümlerine göre Akademide öğretim elemanı olarak görevlendirilebilir. Bunlar hakkında bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 2547 sayılı Kanun hükümleri uygulanır.
(3) Akademide, Akademi Başkanının talebi üzerine yetkili makam, kurul veya organlarınca uygun görülen, yeteri kadar Yargıtay ve Danıştay üyesi, hâkim ve savcılar, avukatlar, noterler ile alanında uzman kişiler ders vermekle görevlendirilebilir. Hâkim ve savcılar, avukatlar, noterler ve alanında uzman kişilerin görevlendirilmeleri için meslekte fiilen beş yılını tamamlamış olmaları şartı aranır. Bu fıkraya göre görevlendirilenler, ders verdikleri günlerde izinli sayılırlar.
(4) Birinci ve ikinci fıkra uyarınca görev yapanlar ihtiyaç halinde Akademi Başkanı tarafından eğitim ve öğretim hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik diğer faaliyetlerde görevlendirilebilir.
Atama ve görevlendirme
MADDE 9- (1) Meslekte fiilen beş yılını tamamlamış hâkim ve savcılar, Bakan tarafından, 2802 sayılı Kanun hükümleri uyarınca Akademiye atanabilir veya görevlendirilebilir.
(2) İhtiyaç duyulması halinde 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi Bakanlık personeli, Akademi Başkanının talebi üzerine Bakanlık tarafından Akademide geçici olarak görevlendirilebilir.
(3) Akademide görev yapan, 657 sayılı Kanuna tabi personel, Akademi Başkanının talebi üzerine mükteseplerine uygun olarak Bakanlığın merkez ve taşra teşkilatı kadrolarına atanabilir.
(4) Akademide, 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 25 inci maddesine göre geçici görevlendirme yapılabilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Eğitim ve Öğretim
Eğitim ve öğretim planı
MADDE 10- (1) Akademi; hâkim ve savcı adayları için Bakanlıkla, hâkim ve savcılar için Hâkimler ve Savcılar Kuruluyla, diğer kişiler için ise ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak kısa ve uzun vadeli eğitim ve öğretim planları hazırlar. Planların hazırlanmasında yüksek mahkemeler ve hukuk fakülteleri ile ilgili kurum ve kuruluşların görüşü alınabilir.
Uzmanlık eğitimi
MADDE 11- (1) Akademi; hâkim ve savcılar, avukatlar ve noterler ile diğer kişilerin belli alanlarda uzmanlık kazanmaları için uzmanlık ve sertifika programları ile kurs, seminer, sempozyum, konferans ve benzeri etkinlikler düzenler.
(2) Akademinin uzmanlık programlarına veya diğer eğitim faaliyetlerine katılmaları, yetkili makamlarınca uygun görülen yabancılara, yönetmelikle belirlenecek esaslar çerçevesinde eğitim ve öğretim hizmeti verilebilir. İkili anlaşmalara bağlı olarak bu hizmetlerden ücret alınmayabilir.
Hizmet ücreti ve yatılı tesisler
MADDE 12- (1) Hâkim ve savcı adayları ile hâkim ve savcılara yönelik eğitim programları hariç olmak üzere, Akademi hizmetleri ücretlidir.
(2) Akademi tarafından yatılı tesisler kurulur.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
Gelirler
MADDE 13- (1) Akademinin gelirleri şunlardır:
a) Genel bütçeden yapılacak hazine yardımları.
b) Akademiye yapılacak her türlü yardım, bağış ve vasiyetler.
c) Akademi tarafından yapılacak eğitim, öğretim ve diğer hizmetlerden alınacak ücretler.
ç) Yayın gelirleri.
d) Akademiye ait taşınır veya taşınmaz malların gelirleri.
e) Yukarıda sayılan gelirlerin nemalandırılması suretiyle elde edilecek gelirler ile diğer gelirler.
Denetim
MADDE 14- (1) Akademinin denetimi, adalet müfettişlerince yapılır.
Yönetmelikler
MADDE 15- (1) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde düzenlenen hususlara ilişkin usul ve esaslar Akademi tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir.
Değiştirilen ve yürürlükten kaldırılan hükümler ile atıflar
MADDE 16- (1) (1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile ilgili olup yerine işlenmiştir.)
(2) (1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile ilgili olup yerine işlenmiştir.)
(3) (3 sayılı Üst Kademe Kamu Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usûllerine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile ilgili olup yerine işlenmiştir.)
(4) (10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile ilgili olup yerine işlenmiştir.)
(5) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde hüküm bulunmayan hallerde, 4 sayılı Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin “Ortak Hükümler” başlıklı Ellibeşinci Bölümü hükümleri uygulanır.
Kadrolar
MADDE 17- (1) Ekli (1) ve (2) sayılı listelerde yer alan kadrolar ihdas edilerek 2 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin eki cetvellerin ilgili bölümlerine eklenmiş ve ekli (3) sayılı listede yer alan kadrolar iptal edilerek anılan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin eki cetvellerin ilgili bölümlerinden çıkarılmıştır.[2]
Geçiş hükümleri
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile ihdas edilen sürekli işçi kadrolarına, 31/12/2019 tarihine kadar 2 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 8 inci maddesindeki açıktan atama izni aranmaksızın atama yapılabilir.
(2) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile ihdas edilen memur kadrolarına, 31/12/2019 tarihine kadar 2 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 11 inci maddesine göre belirlenen atama sayısı sınırı aranmaksızın, açıktan veya naklen atama yapılabilir.
Yürürlük
MADDE 18- (1) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
Yürütme
MADDE 19- (1) Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür.
II.Avukatlık Kanunu uyarınca
Avukatlık Kanunu uyarınca durumlara bakıldığında:
BİRİNCİ KISIM
Avukatlık ve Avukat
Avukatlığın mahiyeti:
Madde 1 – Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir.
(Değişik ikinci fıkra: 2/5/2001 - 4667/1 md.) Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder.
Avukatlığın amacı:
Madde 2 – (Değişik birinci fıkra: 2/5/2001 - 4667/2 md.) Avukatlığın amacı; hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır.
Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder.
Akademilerin oluşmasındaki en önemli etkilerin başında ise Avukatlık Kanunumuzun 2. Maddesindeki son düzenleme içerisinde “RESMİ” kelimesi geçmektedir. Resmiyetten anladığım kadarıyla bilgi birikimimiz olan çağdaş medeniyet seviyesine çıkmayı amaçlayan biz değerli Avukatların kurucu unsurların başında eğitim gelmektedir.
II.EĞİTİM İLE ÖĞRETİM
En Önemli konuların başında Eğitim ve Öğretim konusu gelmektedir. Zira Eğitim ve Öğretim konularının baktığımız sürece Türkiye Cumhuriyeti Anayasamızın II. Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi başlık maddesi gereğince
Madde 42 – Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.
Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir.
Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.
Eğitim ve öğretim hürriyeti, Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz.
İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.
Özel ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar, Devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak, kanunla düzenlenir.
(Ek fıkra: 9/2/2008-5735/2 md.; İptal: Anayasa Mahkemesinin 5/6/2008 tarihli ve E.: 2008/16, K.: 2008/116 sayılı Kararı ile. )
Devlet, maddi imkanlardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır.
Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez.
Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tabi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası andlaşma hükümleri saklıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Eğitim ve Ödevi II. Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi başlık maddesi gereğince İnsanların eğitim ve öğretim hakkının her zaman olması gerektiğini devlet olarak bu eğitim ve öğretimin desteklenmesi gerektiğinden bahsetmektedir.
Türkiye Barolar Birliği ve Barolarımızın eğitim hakkında vermiş oldukları seminer ve diğer faaliyetleri bulunmaktadır. Bütün üye Avukatlara bilgilendirme Email veya SMS mesajları ve resmi yayın organlarınca yapılmaktadır.
III. AKADEMİ
Akademi kelimesi Fransızca académie
-
isim Birçok ülkede bilim ve sanat alanında akademik çalışmalar yapan bilimsel kurum.
(TÜRK DİL KURUMU https://sozluk.gov.tr/)
Anlamına gelmektedir.
Eski çağlardan günümüze uzanan akademi çalışmalarının başında aslında Üniversitelerimizin büyük rolü vardır. Resmi eğitim kurum veren Üniversitelerimizin bilimsel alanda makale, dergi ve diğer akademik çalışmaları bulunmaktadır. En önemli değerlerimiz başında bilim insanlarımız gelmektedir. Bilim insanları değerli kılan yapmış olduğu yayınlardan geçmektedir. Kitap Yazarları ve diğer yazarlarımız arasında bilime katkı veren diğer resmi kurumlar da bulunmaktadır ki Öncelikle Türkiye Barolar Birliği ve Bütün Barolarımız ve Tekirdağ Baromuz buna birer örnektir. Yapmış olduğu bütün çalışmalar değerlidir. Yayınlanmış bütün bilimsel faaliyetleri takip edilebilmesi için
( https://tbbyayinlari.barobirlik.org.tr/) , (https://tv.barobirlik.org.tr/)
Tekirdağ Baromuzun ise dijital Baro içerisinde ve resmi kaynaklar açısından yapmış olduğu eserleri içeren çok güzel eserler barındıran bir uygulama vardır.
(https://tekirdag.barodijital.com/giris.aspx)
Resmi Tekirdağ Baro Hesabı
(https://www.tekirdagbarosu.org.tr/)
III.SONUÇ:
Sonuçla Türkiye Cumhuriyeti Avukat Akademisi kurulmasının doktora seviyesinde eğitim ve öğretim vermesi fikrinin ne derece toplum açısından vazgeçilmez olan Türkiye Cumhuriyetimiz Anayasası içerisinde topluma saygılı ve bilgili, görgülü Avukat Mesleğinin onurunu daha da yükseltecek şekilde özellikle bir daha belirtiyorum doktora seviyesinde bir eğitim ve öğretim faaliyetlerinde bulunacak ve Meslekle de ilişkili olacak şekilde büyük bir önem taşımaktadır. Avukatların toplum içerisinde bilgili insanlar olarak anılması bilgili insan vasfına erişmek ve saygı seviyesini daha da yukarılara taşımak için bilgi seviyesinin yeni mesleğe başlayacak Stajyer Avukatlar için Lisans derecesinin artık günümüz koşullarında meslek hayatımda boyunca yeterli olmadığını görmekteyim. Daha mutlu bir Avukatlık mesleği için şart olduğunu düşünmekteyim.
KAYNAKÇALAR
TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ HAKKINDA CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİ (Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Sayısı : 34 Yayımlandığı Resmî Gazetenin Tarihi – Sayısı : 2/5/2019 – 30762)
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ (https://www.barobirlik.org.tr) , (https://tv.barobirlik.org.tr/)
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ KİTAPLIK (https://tbbyayinlari.barobirlik.org.tr/)
TEKİRDAĞ BARO DİJİTAL (https://tekirdag.barodijital.com/giris.aspx)
TEKİRDAĞ BAROSU WEB SİTESİ (https://www.tekirdagbarosu.org.tr/)
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI
TÜRK DİL KURUMU (https://sozluk.gov.tr/)